Bu rapor, Kasım ayında Suriye’de yaşanan en önemli siyasî ve ekonomik gelişmeler ile güvenlik alanındaki olayları ele almaktadır. Esed rejiminin, İran’ın tutumuna paralel olarak İsrail’in Gazze saldırısı karşısında olayları ve gerginliği tırmandırmama yönünde bir politik tutum izlediği görülmüştür. Esed rejimi, diğer Arap devletleri gibi bölge ülkeleriyle normalleşmeyi arzulamakta ve bu durumdan yararlanmaya çalışmaktadır. Ancak Fransa tarafından Beşşar Esed ve bir takım Suriyeli yetkililer hakkında tutuklama kararının çıkması Esed’in diplomatik normalleşme çabalarını olumsuz etkilemektedir. Diğer yandan açılan bu dava, savaş suçlularını takip konusunda yeni bir hukukî süreci de başlatabilir.
Güvenlik bakımından bakıldığında Gazze’de devam eden savaş, Suriye’deki güvenlik durumunu gölgede bırakmıştır. İsrail, hizmet dışı bırakılan başta Şam ve Halep Havaalanları olmak üzere askerî ve lojistik mevkilere düzenlediği hava saldırılarını yeniden yoğunlaştırmıştır. Ayrıca Suriye’nin doğusunda bulunan Amerikan ordusuna ait üslere İran destekli Şii milisler tarafından gerçekleştirilen saldırılar da artmıştır. Aynı zamanda İran destekli Şii milisler, Suriye’nin güney sınırlarında nüfuzunu arttırmaya ve milislerini bu bölgeye nakletmeye devam etmektedir.
Ekonomik alanda ise bu yılın son çeyreğindeki enflasyon artışı devam etmiş ve %800’e ulaşmıştır. İran Merkez Bankası Başkanı Şam’ı ziyaret etmiştir. Bunun yanında Çin hükümeti, Suriye rejimine iletişim ve güneş enerjisi alanında destek vermeyi planlamaktadır.
Beşşar Esed Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da düzenlenen Arap zirvesine katılmıştır. Zirvede yaptığı konuşmada İsrail’in Gazze saldırısını kınamıştır. Filistinlilere karşı işlenen cinayetlerin bir an önce durdurulmasını ve acil yardımların Gazze’ye girişine izin verilmesini talep etmiştir. Bu gelişmelere bakıldığında Esed rejiminin Filistin meselesine yönelik tutumu bir yana bırakılırsa, Esed’in Suudi Arabistan ziyareti ve Arap zirvesine katılması rejimin, Arap ve İslam ülkeleriyle olan ilişkilerini pekiştirme ve diplomatik yalnızlığı aşma çabalarını yansıtmaktadır. Esed tarafından atılan bu adım, rejiminin işlediği ve işlemeye devam ettiği insan hakları ihlalleri göz ardı edilme girişimi olarak değerlendirilmiştir.
Beşşar Esed, zirve sırasında Irak, Mısır, İran ve Moritanya devlet başkanlarıyla ikili görüşmeler gerçekleştirmiştir. Filistin halkına karşı yapılan İsrail saldırısını durdurmak, Gazze halkının direncine destek vermek ve Filistin halkının göçe zorlanması politikasına karşı çıkmak için Arap rolünün önemini vurgulamıştır. Esed rejimi, Araplar tarafından saldırılara yönelik yapılan kınamalara dâhil olmaya ve bölgede kendisinin de var olduğuna dikkat çekmeye çalışmıştır. Diğer yandan İsrailli bir yetkilinin Gazze halkına karşı nükleer silah kullanma açıklamalarını da kınamıştır. Güvenlik Konseyinden, İsrail’in saldırgan politikasına son vermesi için acil bir şekilde harekete geçmesini de talep etmiştir. Ayrıca Esed rejimi Başbakanı Hüseyin Arnos, Birleşik Arap Emirlikleri’nde düzenlenen iklim zirvesine katılmıştır. Bu da rejimin uluslararası alana geri dönmek ve kendisine karşı ekonomik yaptırımlar uygulayan ülkelerle yeniden ilişkisini iyileştirmek için uluslararası konferanslara katılma çabalarını yansıtmaktadır. İklim konferansından önce Fransa tarafından Beşşar Esed ve bir takım Suriyeli yetkililer hakkında tutuklama zaptı yayınlanmıştır. Aynı zamanda bu dava, savaş suçlularını takip konusunda yeni bir hukukî süreci başlatabilir ve Esed rejiminin normalleşme çabalarını etkileyebilir.
Suriye muhalefeti cephesinde ise ülke temsilcileri ve bazı uluslararası taraflarla yapılan görüşmelerin temposu artmıştır. Yapılan toplantılarda insanî yönler üzerinde durulmuş ve Avrupa’nın özellikle de eğitim sektörüne verdiği desteğin arttırılması talep edilmiştir. Suriyeli Muhaliflerin Yüksek Müzakere Heyeti Başkanı, Amerikan Dışişleri Bakan Yardımcısıyla bir araya gelmiştir. Ayrıca, İstanbul’da bulunan Hollanda Dışişleri Bakanlığı heyetiyle de görüşmüştür. İlaveten, Cenevre’de; Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık, Fransa, Almanya, Hollanda, İsviçre, Avrupa Birliği, Türkiye, İtalya, Danimarka, Kanada ve Mısır temsilcileri ile görüşülmüş, Birleşmiş Milletler temsilcisi Geer Bedersun ile de bir araya gelinmiştir.
Diğer yandan Beşşar Esed, 36 sayılı ve 2023 tarihli bir kararname yayınlayarak 16 Kasım 2023 tarihinden önce işlenen suçlar hakkından genel af ilan etmiştir. Ancak bu kararnamenin bu hususta çıkan ilk kararname olmadığı bilinmektedir. Bu tür kararnameler, rejimin bu tarz kararları vermesini talep eden Arap ve Batılı hükümetleri memnun etme bağlamında çıkarılmaktadır. Aynı zamanda rejimin Suriye’deki çatışmaları sona erdirmeyi amaçlayan Arap girişimlerine yönelik siyasî yönelimlerini vurgulamaktadır. Ancak bu tür kararlar rejim tarafından uygulanmamaktadır. Zira rejim hapishanelerinde devrim sırasında tutuklanan 135 bin tutuklu bulunmaktadır.
İsrail’in, Gazze saldırılarının başlangıcından bu yana Suriye’nin değişik mevkilerini hedef alan saldırı sayısı 23’e ulaşmıştır. Bu saldırıların 9’u Kasım ayı içerisinde Şam kırsalı, Dera ve Humus’a karşı düzenlenmiştir. En son saldırı ise Uluslararası Şam Havaalanını hedef almıştır ve sadece hizmete geçtikten 30 saat sonra tekrar hizmet dışı bırakılmıştır. Diğer yandan Rusya, Tahran’dan gelen İran uçakların Uluslararası Şam ve Halep Havaalanlarına inemedikleri için Hmeymim Askerî Üssüne inmelerine izin vermiştir. İsrail saldırıları ayrıca Mezzeh Askerî Havaalanındaki hava savunma sistemlerini hedef almıştır. Bunun yanında Amerikan ordusu, Deyrizor vilayetinde yer alan İran destekli Şii milislerin üslerini hedef almıştır.
İsrail ve Amerikan saldırıları, işgal altındaki Golan’ı, Dera kırsalındaki meçhul kişilerin hedef alması üzerine karşılık olarak yapılmıştır. Aynı zamanda bu saldırılar İranlı yetkililerin Suriye’ye yönelik hareketlerini engelleme isteğinden kaynaklanmıştır ve Suriye rejimi ile İran’a, İsrail ile savaşa girmeme ve Gazze’de Hamas hareketine destek vermeme konusunda caydırıcı mesaj vermeyi amaçlamaktadır. Bu hamle Amerikan üslerini hedef alan İran destekli Şii milislerin saldırılarına bir cevap olmuştur. Zira Kasım ayı içerisinde 17 defa saldırı düzenlenmiştir. Bu hedefler arsında: Tenef üssü, El Ömer Petrol Tesisi, Konoko Gaz Sahası, Rueaylan Üssü ve Şedadi’deki askerî sahalar yer almıştır.
Suriye’nin güneyinde ise İran destekli Şii milisler, İsrail ile sınırı olan Suriye’nin güney bölgelerini kontrol altına almıştır. Ayrıca Deyrizor’dan güney cephesine doğru Iraklı Haşdi Şabi unsuları nakledilmiştir. Bu hamlenin amacı savaşın Gazze’den Lübnan ve Suriye’ye doğru yayılma ihtimali karşısında tedbirleri arttırmaktır. Bunun yanında Esed rejimi, güneyde bir tutuklama hamlesi başlatarak Rusya’ya yakınlıklarıyla bilinen 4 subayı ve diğer askerî unsurları tutuklamıştır. Bu hareketle güneyi Rus varlığından arındırmış ve yerine Hizbullah ile İran Devrim Muhafızları savaşçılarından oluşan 700 unsur yerleştirmiştir.
Rusya’nın Gazze’deki uluslararası durumdan yararlanma ve Suriye rejimi yararına sahada kazançlar elde etme çabaları çerçevesinde Rus uçakları, aralarında HTŞ ve Ensar el Tevhid grupların karargahları bulunduğu Gab ovası boyunca olan hatlar dâhil İdlib kırsalı ve Hama kırsalına 30 adet hava saldırısı düzenlemiştir. Suriye’deki Rus Uzlaşma Merkezi, İdlib’te yer alan insansız uçak deposunun hedef alındığını iddia etmiştir. Buna karşılık HTŞ, rejim unsurlarına karşı bir operasyon düzenleyerek 30 unsurunu öldürmüştür. Ayrıca Rus uçakları Hama, Humus, Deyrizor ve Rakka kırsalındaki DEAŞ’e karşı 60 adet hava saldırısı düzenlediğini açıklamıştır. Saldırıda örgüt mensuplarından 13’ü öldürülmüştür. DEAŞ ise, Humus’ta 8, Deyrizor’de 7 ve Rakka ve Halep’in güney kırsalında birer operasyon olmak üzere 17 adet operasyon düzenlemiştir. Bu saldırılarda 69’u yönetim kuvvetlerinden olmak üzere 73 kişi öldürülmüştür.
Suriye Geçici Hükümeti Savunma Bakanlığı; Suriye-Türkiye sınırlarının güvenliğini temin etmek, PKK/YPG mensubu teröristlerin Türkiye’ye yönelik sızmalarını engellemek, uyuşturucu ve insan kaçakçılığıyla mücadele etmek için Suriye Milli Ordusu mensubu 3 bin askeri, sınır muhafızları tugayları altında organize etmiştir. Ayrıca İdlib vilayetinde faaliyet gösteren Ulusal Kurtuluş Cephesi sayıları 500 ile 1000 arasında olan küçük birlikleri ve takımları bir araya getirmeye çalışmıştır. Buna göre 14 grup olan grupların sayısı 7’ye indirilecektir. Bu hamle askerî hareketleri koordine etmek, grupların aktivitesini ve savaşçıların performanslarını artırma politikası bağlamında yapılmıştır. Aynı zamanda Kuzey Halep kırsalındaki Muattasım Tümeni, Cebhet Şamiye ve Şehba Topluluğu olmak üzere üç askerî grup, Suriye Milli Ordusu saflarında bir “Birleşik Kuvvet” oluşturduklarını ilan etmiştir.
Bunun yanında Dera vilayetindeki askerî oluşumların temsilcileri, Busra el Şam şehrinin Tafas ilçesinde, Nasip beldesi ve Dera şehrinde taraflar arasında “ortak savunma” anlaşması imzalamak üzere bir araya gelmişlerdir. Görüşmelere Dera vilayetinin eski muhalif liderleri katılmıştır. Anlaşmanın amacı Esed rejimi ve DEAŞ tarafından vilayete karşı oluşan bir güvenlik tehlikesine ve tehdidine karşı koymak, güvenlik ve istikrarı sağlamak, terörle ve uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele etmek, yağma, hırsızlık ve yol kesme eylemlerinin önüne geçmektir.
Suriye’nin doğusunda ise Aşiret Kuvvetleri tarafından doğu Deyrizor kırsalı, beldeleri ve köylerindeki YPG mevkilerine karşı düzenlenen saldırılar sonucu ölü ve yaralılar meydana gelmiştir. Ayrıca Türk SİHA’ları, Haseke bölgesinde bir dizi hava saldırısı düzenlemiştir. Bu saldırılarda YPG kuvvetlerinden 7 kişi öldürülmüş ve birçoğu yaralanmıştır.
Suriye Merkez Bankası, lira değerinin yabancı paralar karşısında değer kaybetmesine engel olamamış ve dolar karşısındaki sabit döviz kurunu 12600’e kadar düşürmüştür. Bu kur fiyatı, nakit bozdurma ve dış havale işlemlerini kapsamaktadır. Buna göre Merkez Bankası bu yılın başından bu yana liranın %300 oranında değerini düşürmüştür. Bu da döviz rezervinin azaldığının, finans kaynağının kuruduğunun ve dövizin sonunda devlet kasasına ulaşmasını garanti etmek için kara borsayla mücadele edemediğinin bir delilidir. Merkez Bankasının pazardaki fiyat istikrarını korumak ve alım gücünü arttırmakta başarısız olmasının bir diğer delili ise Suriye’deki enflasyonun 2023 yılının son çeyreğinde %800’a yükselmesidir. Bunun nedenleri arasında rejimin halkına karşı yaptıkları, ülke kaynaklarını ve gücünü askerî mekanizmanın hizmetine vermesi, üretimin felce uğraması, mal rezervinin düşmesi, ham maddelerin bulunamamasının yanı sıra rejime uygulanan yaptırımlar bulunmaktadır.
İran Merkez Bankası Başkanı Muhammed Rıza Farzin’in Şam’a yaptığı ziyarette iki ülke arasındaki ticari değişimlerde mahalli paraların kullanılması, yaptırımlardan kaçmak için iki merkez bankası arasında iletişim kanallarının kurulması kararlaştırılmıştır. Bankacılık ve ticari ilişkiler ile ortak yatırımlarının pekiştirilmesi amacıyla İranlı yetkililer, yakında Suriye’de ilk defa bir İran bankası açma niyetlerinin olduğuna işaret etmiştir. Söz konusu ziyaretin daha önceden Suriye’ye yapılan İranlı yetkililerin ziyaretine benzer bir ziyaret olduğu kabul edilmektedir. Ziyaretin amacı ‘direniş eksenini’ vurgulamak, Esed rejiminin çökmesine ve düşmesine engel olmak, Suriye’ye kazanç, ayrıcalık ve yatırım kazandırmaktır.
Diğer yandan Esed rejimi; komşu ülkelerle ekonomik ilişkilerini güçlendirmeyi ve müttefik ülkelere açılmayı, önceden onlarla imzaladığı anlaşmaları geliştirmeyi hedeflemektedir. Rejime bağlı Halk Meclisi, Suriye ile Irak arasında hava yolu taşımacılık hizmetleri anlaşmasını içeren kanun taslağını onaylamıştır. Söz konusu anlaşma 1969 yılında imzalanan anlaşmanın güncellenmiş hali olarak kabul edilir. Bunun amacı Irak ile Suriye arasındaki hava hareketinin geliştirilmesi için yapılacak olan işbirliği ve koordinasyonu geliştirmektir.
Esed rejimi, sahil bölgesindeki narenciye ürünlerini Irak’a ihraç etmeye başlamıştır. Bu da iki ülke arasında atılan bu tür adımların ilki olarak kabul edilmektedir. Bunun amacı ise bu mevsimde büyük miktarda malların pazarlanması, geçen yıllarda satışların düşmesinden dolayı büyük kayıplara uğrayan çiftçilerin sevgisini kazanmaktır.
Çin hükümeti, Bessar Esed’in para ve yatırım arayışı çerçevesinde Çin’e yaptığı ziyaretten iki ay sonra Esed rejimine iletişim ve güneş enerjisi alanında destek vermeyi planlamaktadır. Çin’den gelen bu avans, rejimin Tartus’taki dijital denizcilik taşımacılığı donanımını geliştirmesine ve kapasitenin 1 terabayta çıkmasına yardımcı olacaktır. Ancak Çin’in Suriye’deki yatırımlarının halen düşük seviyelerde olması, Çin’in çözüme kavuşturulamayan uluslararası çatışma ortamına girmek istemediğini göstermektedir. Suriye’deki kaynaklar ve yatırımlar hakkında İran ile Rusya arasındaki yoğun rekabet de bu isteksizliğe artırmaktadır.
Lazkiye’de ise “Çiftçiler Birliği”; büyük baş hayvancılığın, üretim malzemelerinin özellikle de yem fiyatlarının ciddi artış göstermesi ve süt ürünleri fiyatlarının yüksek olmasından dolayı yok olma tehlikesi ile karşı karşıya olduğu konusunda uyarmıştır. Buna göre süt ürünleri fiyatlarındaki artış, rekor seviyelere yükselmiştir ve birkaç ay içerisinde fiyatlar 5 kat artmıştır. Rejim hükümeti, gübre fiyatlarını yükselterek %200’a kadar artışa neden olmuştur. Bu da çiftçilerin stratejik ürünleri ekmekten vazgeçip arazilerini terk etmelerine veya satmalarına yol açmaktadır. Bu durum dolaylı yönden gıda ürünleri fiyatlarının artmasına da yol açacaktır. Bunun yanında Humus vilayetindeki tavuk fiyatları kilogram başına büyük artış göstermiştir. Bir kilo tavuk fiyatı 35 bin liraya ulaşmıştır. Son zamanlarda piliçlerin satış fiyatının, maliyet fiyatlarının çok altında kalması ve artarda gelen büyük zararlar sonucu yaşadıkları maddi kayıplardan dolayı tavukçulukla meşgul olanların %75’i çiftliklerini kapatmak zorunda kalmıştır.
YPG tarafından kontrol edilen bölgelerde ise “Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi”, yaklaşık iki ay aradan sonra ikinci kez Suriye’nin kuzey doğusundaki şehirler ve beldeler arasındaki ulaşım ücretlerine %25 oranında zam yapmıştır. Tarım sektöründe ise Doğu Deyrizor çiftçilerinin yaşadıkları su kıtlığı, çiftçilere sulama suyu temini konusunda yardımcı olunmaması ve üreticilere yakıt dağıtılmaması nedeniyle çeşitli tarımsal gıdaların üretimi sekteye uğramaktadır. Bu da bu mevsimdeki tarım faaliyetlerini tehdit etmektedir.
Muhalefetin kontrolündeki bölgelere gelince, Suriye Geçici Hükümeti Tarım Bakanlığı, 2000 hektarlık sulak buğday tarımı için Halep kırsalındaki çiftçilere özel bir destek projesi başlattıklarını ilan etmiştir. Proje; Gandura, Çobanbey, Bizza, Mare ve Azez şehirleri ve beldelerindeki bölgeleri kapsamaktadır. Projeye, Suriye’nin yeniden imar kredi fonundan destek verilmektedir. Suriye Geçici Hükümeti, El Bab şehrinde içme suyu pompalama istasyonları için 2 milyon avroluk maliyetle 1.15 megavat kapasitede çalışacak olan güneş enerjisi sistemi projesinin açılışını yapmıştır. Üretilecek olan bu enerji, Suriye’nin kuzeyinde en büyük kapasiteli hizmet projesidir. Bu proje kapsamında El Bab şehrinde 200 bin kişiye hizmet sağlanmaktadır. Ayrıca Kafır Tanur köyünde 400 konutluk bir projenin inşasından başlanılmıştır.
Bu rapor, 2023 yılı Ekim ayında Suriye'de gerçekleşen önemli siyasî ve ekonomik olaylar ile güvenlik olaylarını özetlemektedir. Humus ilindeki askerî akademiye yönelik gerçekleşen saldırı 123 kişinin ölümüne neden olmuştur. Esed rejimi ve Rusya, buna karşılık olarak İdlib ve Halep kırsalını hava saldırıları ve topçu bombardımanlarıyla hedef almıştır. Türk Silahlı Kuvvetleri, YPG’nin sözde liderlerini ve Suriye’nin kuzeydoğusundaki altyapıyı hedefleyen bir dizi hava saldırısı gerçekleştirmiştir. Türkiye’nin operasyonu Eylül ayındaki Ankara saldırısının PKK tarafından üstlenilmesi üzerine başlamıştır.
İsrail'in Gazze'ye saldırısı ve bu saldırının Suriye üzerindeki etkileri bağlamında, Suriye'deki Uluslararası Koalisyon/Amerikan üslerine, İran destekli Şii milisler tarafından 15'ten fazla saldırı düzenlenmiştir. Diğer yandan İsrail; Halep ve Şam Uluslararası Havalimanları dâhil belirli yerlere yönelik hava ve topçu saldırılarını arttırmıştır. Süveyda vilayetinde ise halkın her cuma düzenlediği protestolar ve siyasî çözüm talepleri devam etmiştir.
Ekonomik olarak Esed rejimi, 2024 genel bütçe projeksiyonunu önceki yıla göre Suriye lirası olarak %114 arttırmıştır. Ancak dolar cinsinden değerlendirildiğinde bu bütçe, 2022 yılı bütçesine göre %27 daha düşük olup mevcut bütçe yaklaşık 2.5 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Bu durum, Esed rejiminin gerekli finansmanı sağlayamadığını ve halkın yoksullaşmasının devam ettiğini göstermektedir. Eskiden özel sektöre verilen destek politikası, Esed rejiminin finansman sorunları sebebiyle sekteye uğramaya başlamıştır.
Gazze'deki olaylar bölgesel ve uluslararası sahneyi domine etmiş ve bunun bir yansıması olarak da İran destekli Şii milisler Amerikan üslerini hedef almıştır. El Ömer Petrol Sahası’ndaki Amerikan üssü, Koniko gaz sahasındaki Amerikan üssü, Malikiye şehri kırsalındaki Amerikan üssü, Rumeylan’daki Harab el Cubur Amerikan üssü ve Şeddadi’deki Amerikan üsleri saldırıya uğrayan bazı hedeflerdendir. Bu saldırılar, İran'ın İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları karşısında bölgedeki Amerikan ve İsrail hedeflerine karşı vekil unsurları üzerinden verdiği bir tepkidir. Ayrıca Dera ve Kuneytra'dan atılan birkaç füze, işgal altındaki Golan Tepeleri’ni hedef almıştır. İran destekli Şii milisler, gelecekteki olası senaryolara karşı hazırlık yapmak amacıyla Lübnan ve Irak'tan milis grupları sevk ederek Suriye’nin güneyindeki mevzilerini güçlendirmiştir.
İsrail, Esed rejimine ve İran destekli Şii milislere yönelik 14 saldırı gerçekleştirmiştir. Bunların 9'u hava saldırısıdır. Bu saldırılar arasında Halep Uluslararası Havalimanı 4 kez, Şam Uluslararası Havalimanı 2 kez, Dera'da bulunan Abidin askerî üssü, 12. Tugay, radar taburu ve topçu birliği de en az 1 kez hedef alınmıştır. Bunun yanı sıra Suriye-Irak sınırında Elbu Kemal kırsalındaki bazı yerler ve Kuneytra ilindeki bazı noktalar da saldırılara maruz kalmıştır. İsrail’in saldırıları, İran destekli Şii milislerin pozisyonlarını güçlendirmeye yönelik çabalarını zayıflatma amacını taşımaktadır.
Ürdün hükümeti ise İran'ın insansız hava araçlarının ve desteklediği Şii milislerin, Ürdün'ün kuzey sınırlarındaki varlıklarını arttırması ve oluşturdukları tehdit neticesinde ABD’den ülkesine Patriot hava savunma sistemi konuşlandırması talebinde bulunmuştur. Tüm bu gelişmeler, Gazze’deki savaşın Suriye’nin güneyine doğru yayılıp bölgesel bir savaş senaryosuna evrilebileceğini göstermektedir.
Bir diğer gelişme ise PKK’nın 1 Ekim'de Ankara'daki İçişleri Bakanlığına yönelik gerçekleşen terör eylemini üstlenmesinin ardından, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Suriye'nin kuzeydoğusundaki YPG’ye ait askerî tesislere yönelik hava operasyonlarını yoğunlaştırması olmuştur. Bu operasyonlarda, çoğunluğu "Asayish" iç güvenlik güçlerinden olan 44 kişi etkisiz hale getirilmiş, bunun yanında 104 petrol, elektrik ve hizmet tesisi tamamen veya kısmen tahrip edilmiştir. Operasyonlarda hedeflenen yerlerin sınıra 70 km derinlikte geniş bir coğrafi alanı kapsayacak şekilde yayılması ve petrol tesisleri, elektrik üretim ve dağıtım istasyonları gibi altyapı noktalarını hedef alması, TSK’nın askerî stratejisinde bir değişiklik olduğunu göstermektedir. Altyapı hedeflerine ilaveten mühimmat depoları, askerî tesisler ve sözde Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimine ait ‘kamu binaları’ hedef alınmıştır. Söz konusu saldırıların Türkiye'nin YPG’ye karşı yeni bir askerî strateji benimsediği ve ABD’yi, YPG ile olan işbirliğini yeniden gözden geçirmeye zorlamak amaçlı yapıldığı değerlendirmesine yol açmıştır.
Diğer bir gelişme ise Humus Askerî Akademisindeki mezuniyet töreninin insansız hava araçlarıyla saldırıya uğramasıdır. Bu saldırı, 10'u albay rütbesinde olmak üzere onlarca kişinin ölümüne neden olan istisnai bir saldırıdır. Saldırının yapıldığı yerin askerî gücü ve stratejik önemi olan bir bölge olması nedeniyle hususi bir önemi vardır. Bu olay, rejimin üç gün yas ilan etmesine yol açmıştır. Buna karşılık olarak rejim ve Rusya, İdlib ve Halep kırsalındaki 30'dan fazla noktayı yoğun hava saldırıları ve topçu bombardımanlarıyla hedef almış ve saldırının "terör örgütleri" tarafından gerçekleştirildiğini iddia etmiştir. Saldırı, Esed rejiminin güvenliği sağlamak için büyük çaba sarf ettiği bir bölgede meydana gelmesinden dolayı rejim tarafından büyük bir saldırı ve şiddetli bir misilleme dönemini başlatmıştır.
Dünya, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırısıyla Suriye meselesinden uzaklaşırken Amerikan Büyükelçisi Linda Thomas-Greenfield, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde yaptığı bir oturumda Gazze'de yaşananların İran'ın ve Hizbullah milislerinin Suriye'deki rolünün bir uzantısı olduğuna işaret etmiş ve çözümün Gazze ve Suriye'deki bu milislerin genişlemesini durdurmakla başlayacağını vurgulamıştır. Bu açıklamalar Amerikan'ın Suriye, Irak, Lübnan ve Yemen'de İran ve İran destekli milislerin etkinliğini kontrol altına alarak İsrail'in güvenliğini koruma yönündeki stratejisini yansıtmaktadır. Ayrıca Gazze'deki savaşın bölge ülkelerine yayılmasını önlemek için İran'ın etkisinin azaltılması amaçlanmaktadır.
Fransız Dışişleri Bakanı Catherine Colonna, kendisi ile görüşmek üzere Paris’e gelen SMDK heyeti ile görüşemeyeceğini dile getirip özürlerini beyan etmiştir. SMDK, Fransa’dan BM Güvenlik Konseyini Esed rejiminin İdlib ve Halep kırsalındaki saldırılarını durdurmak için toplantıya çağırmasını talep edecekti. SMDK’nin diğer bir diplomatik görüşmesi ise Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile yapılan toplantı olmuştur. Toplantıda öncelikle ekonomik talepler dile getirilmiş ve Suriye Geçici Hükümetinin halka temel hizmetleri sunma ihtiyacı vurgulanmıştır. Diğer taraftan Suudi Dışişleri Bakanı, bölgedeki son gelişmeleri değerlendirmek ve ikili ilişkileri görüşmek için Esed rejiminin Dışişleri Bakanı ile görüşmüştür. Ayrıca Şam'da Esed, İran Dışişleri Bakanı'nı ağırlamış ve İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırısı üzerine görüşmüştür. Son olarak Esed rejimi Tunus'a bir elçi ataması yapmıştır. Bu da rejimin bölgesel ve uluslararası sahnede etkinliğini artırmaya yönelik bir adım olmuştur.
Suveyda halkı protesto gösterilerine devam ederken Esed rejimi belirli bir tutum benimsememekle beraber bu konuda hiçbir taviz de vermemektedir. Göstericilerin talepleri karşılıksız kalmaktadır. Aynı zamanda Esed rejimi, Suveyda’da hizmet sağlama noktasında sıkıntı çekmeye devam etmektedir. Örneğin; Yerel Yönetim Bakanlığı sadece 300 milyon Suriye Lirası (24 bin dolar) gibi cüzi bir miktar yardımı ancak sağlayabilmiştir. Hem Dera vilayetinde hem de Suveyda’da farklı aşiretlerden oluşan bir meclis kurulmuştur. Kurulan bu meclisin amacının iki vilayet arasındaki dayanışmayı ve koordinasyonu sağlama olduğu belirtilmiştir.
Suriye'nin kuzeydoğusunda Deyrizor bölgesi halkının karar alma sürecine katılımını artırmak, bölgedeki halkın öfkesini dindirmek ve bölge halkının taleplerini belirlemek amacıyla “Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi” ile "Deyrizor Sivil Konseyi" birlikte bir konferans düzenlemiştir. Bu konferansa toplumun çeşitli kesimleri, yönetim çalışanları ve Deyrizor’daki kanaat önderlerinden oluşan bir grup katılmıştır. Bölge halkının gerçek katılımını etkinleştirmeyi, liyakate dayalı bir idari yapı kurmayı ve askerî yapıyı güçlendirmeyi hedefleyen birtakım önerilerle toplantı sonuçlanmıştır.
Yüksek Ekonomik ve Sosyal Planlama Konseyi, 2024 Genel Bütçe Projesinin geçen yıla göre %114 artışla 35.500 milyar Suriye lirası olduğunu duyurmuştur. Ancak dolar cinsinden değerlendirildiğinde bu bütçe, 2022 bütçesine göre %27 daha düşük olup mevcut bütçe yaklaşık 2.5 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Bu tür bir bütçe, ekonomiyi canlandırmak veya ekonomik büyüme sağlamak için yetersiz ve gerçek dışı bütçe uygulamalarının devamı olarak nitelendirilebilir. Finansman açığı yüksek olan ve banknot basımına dayanan bu bütçe, enflasyon oranlarını artırabilir ve Suriye lirasının değerini daha da düşürebilir.
Suriye lirasının değerinin aşamalı olarak düşmesine karşılık bir hazırlık olarak merkez bankası, Suriye lirasının dolar karşısındaki döviz kurunu 12.500 lira olarak sabitlemiştir. Ancak kara borsadaki döviz kuru 13.900 lira olmuştur. Bu yılbaşından beri döviz kuru 7.900 lira artmıştır. Merkez bankası bu kararıyla resmî ve kara borsa arasındaki farkı daraltmaya ve döviz getirisi sağlamaya çalışmaktadır.
Esed rejimi ayrıca petrol türevleri (serbest mazot, serbest benzin, sıvı gaz ve benzin oktan 95) için fiyat listesi yayınlama kararı almıştır. Benzinde litre başına 95 Suriye lirasından, 14.660 Suriye lirasına çıkan bir artış yaşanmıştır.
Ayrıca Suriye'de yaşayan yerlilerin ve yabancıların 1 kilogramdan az olmayan ham altın külçesini ithal etmelerine izin veren bir karar alınmıştır. Altın külçesini ithal etmek isteyenler her bir kilogram başına 200 dolar vergi ödemeleri gerekmektedir. Bu karar, hükümetin değerli metal sektörünü özelleştirmeye yönelik bir eğilim ve ithalat işlemlerinden gelen yabancı parçalarla kamu kasasını güçlendirme amacı taşıyan bir çaba olarak değerlendirilebilir. Hükümet ayrıca ithal edilen altının belirli bir süre içinde aynı miktarda işlenmemesi durumunda ithalatçıya para cezası öngören bir yasa çıkarmıştır.
Mevcut ekonomik zorluklar ve düşük yaşam standartlarına rağmen, sebze ve meyve ihracatı devam etmektedir. Yerel pazarlardaki fiyat artışlarına rağmen % 90'ı Suudi Arabistan’a olmak üzere 500 ila 600 ton arasında sebze ve meyve ihracatı gerçekleşmiştir. Pazarlardaki günlük ürün kıtlığı, yakıt, tohum, nakliye ve hammadde gibi maliyetlerin artmasından kaynaklanan neredeyse günlük değişiklik gösteren fiyat artışlarına rağmen, Esed rejiminin işadamları ile savaş tüccarlarının gelirlerini artırmaya öncelik verme eğilimi sürmektedir. Patates fiyatlarındaki %150'lik artışın ardından Esed rejimi, patatesin kilosunun Ağustos ayında 2.000 liradan 5.000 liraya yükselmesi üzerine ihracatı durdurmuştur. Geçen yıl 40 bin ton patates ihraç edilmiştir.
YPG bölgeleriyle ilgili olarak ‘Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ kurumlarındaki yolsuzluk, bölgenin gelişimini engellemekte ve halkın geçimini zorlaştırmaktadır. YPG, TSK’nın operasyonlarına ve güvenlik durumlarına atıfta bulunarak savunma yaparken onlarca çiftçi, üç aydan fazla bir süredir tedarik edilen ürünlerin değerinin ödenmediğinden şikâyet etmektedir. Ayrıca ekonomik sıkıntılar nedeniyle bölge sakinleri genel olarak zor koşullar altında yaşamakta ve öğretmenlerin maaşlarının %30'u ancak elektrik, su ve internet giderlerine yetmektedir. Birçok öğretmen hayatlarını idame ettirmek için borç almak durumunda kalmaktadır.
Tarım ücretleri dekar başına 7.000 ila 28.000 Suriye lirasına yükselmiştir. Buna rağmen tarım faaliyeti zarar edecek bir iş koluna dönüşmektedir. Bu durum çiftçilerin tarım arazilerinden kentlere doğru göç etmelerine neden olmaktadır. Enflasyon ve hayat pahalılığı internet hizmetlerini de etkilemektedir. RCELL şirketi internet paketlerinin fiyatlarını yaklaşık %400 artırmıştır. Bu hizmeti sunan şirket, YPG bölgelerindeki bir tekeldir ve YPG tarafından desteklenmektedir. Alternatif şirkete izin verilmemesi bölge halkının YPG’ye olan öfkesini artırmaktadır.
YPG, bölge halkının taleplerine ve gösterilerde dillendirilen beklentilere karşılık vermemektedir. Yerel halkın özellikle Haseke ilinde, akaryakıt fiyatlarının arttırılması kararına karşı süren protestoları Eylül ayında başlamıştır. Kararın, bölge halkının ekonomik durumlarına ve yaşam koşullarına felaket getirdiği iddia edilerek akaryakıt fiyatlarının arttırılmasının iptal edilmesi talep edilmiştir. YPG’nin pazarları ve para akışını düzenleme amacıyla özellikle Rakka ilinde yatırımcıların, döviz değişim ve mali transfer işlerini yapmak için gerekli olan lisansları almak ve minimum sermaye şartlarını yerine getirmek zorunda olduklarını hatırlatan bir genelge yayınlanmıştır. Döviz büroları bu kararı reddetmiş ve buna uymamak için direniş göstermişlerdir.
Muhalefet bölgelerinde onlarca şirket ve mağaza, '2023 İdlib Pazarları' adını taşıyan bir fuara katılmıştır. İdlib şehir merkezinde gerçekleşen fuarda geçen yıla göre katılımcı sayısında bir artış görülmüştür. Ayrıca sergide yer alan malların ve şirketlerin çeşitliliğinde de bir artış yaşanmıştır. Bu tür fuarların düzenlenmesinin önemli bir tarafı, malın tüketiciye doğrudan satılmasıdır. Bu da vatandaşların temel ihtiyaçlarını satın almak için maliyetlerini azaltmakta ve ticari faaliyetlerde rekabeti artırmaktadır. Yapılan kampanyalar yoluyla %30 ila %40 arasında değişen indirimler olmuştur. İdlib, ayrıca bölgedeki ilk iç giyim fabrikasının açılışına da ev sahipliği yapmıştır. Bu açılışın diğer benzer fabrikaların da açılmasını teşvik edebileceği değerlendirilmektedir.
Aylardır süren sorunlar ve Halep kırsalında faaliyet gösteren elektrik şirketi üzerindeki baskıların ardından Suriye Türk Enerji Şirketi, Gaziantep kentinde bir basın toplantısı düzenlemiştir. Bu toplantıda evler için kilovat başına 2.77 lira, endüstriyel ve ticari kullanım için kilovat başına 3.17 lira olan elektrik fiyatlarını düşürme kararı alınmıştır. Ak Energy şirketi ve Tel Abyad şehir meclisi arasında imzalanan bir anlaşma ile Ali, Bacliye ve Kurmaza köylerine elektrik sağlama noktasında işbirliği yapılmasına karar verilmiştir.
‘Early recovery’ projeleri, yerel meclisler ve beldelerde faaliyet gösteren kuruluşlar arasındaki koordinasyon ve işbirliğiyle bir dizi kasaba ve şehirde yol onarımları, su ve kanalizasyon borularının döşenmesi ve elektrik hatlarının uzatılması gibi faaliyetlerle devam etmektedir. Cerablus Yerel Meclisi tarafından, resmî bir lisans olmadan iş ilanlarının sosyal medya üzerinden yayınlanmaması üzerine bir genelge çıkarılmıştır.
Suriye Geçici Hükümetinden, tarım sektörünü ve çiftçileri desteklemesi ile Rasulayn’daki tacirler tarafından yapılan yanlış ekonomik uygulamaları durdurma noktasında adım atması talep edilmektedir. Pamuk çiftçileri ürünlerini, maliyetlerini dahi karşılamayan düşük fiyatlarla tacirlere satmakta ve zara uğramaktadırlar. Ton başına fiyat, geçen yıl 750 ila 800 dolar arasında değişirken bu yıl 500 ila 550 dolar arasındadır. Rasulayn’daki tarım işçileri, ücretlerinin düşük ve yetersiz olduğunu, günlük gelirlerinin 2 doları geçmediğini, bu durumun yaşam standartlarını olumsuz etkilediğini söylemektedirler. Bu durum, birkaç temel ihtiyaçlarını karşılamak için sürekli olarak komşularından ve akrabalarından borç almalarına neden olmaktadır.