Cumhurbaşkanı Erdoğan, güvenli bölge oluşturulmaması halinde mültecilerin Avrupa’ya gitmesini engellemeyeceklerini söyledi. Türkiye'nin bu resti karşısında Avrupa ne gibi adımlar atabilir?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, Halep'ten gelenler için kapılarınızı açın çağrılarına sert çıktı. Cumhurbaşkanı Erdoğan bu konuda güvenli bölgeyi işaret ederek bu şartın sağlanamaması durumunda AB'nin göç yolu olabileceğinin sinyallerini de verdi. Erdoğan, “otobüslere doldurup göndermesini de biliriz”derken Davutoğlu Türkiye'nin sağlam bir duruşa sahip olduğunu belirterek eleştirilere tepki gösterdi. AB ve ABD’nin Rusya’nın Halep’te geçekleştirdiği saldırılara tepki göstermediğini ve mülteci konusunda Türkiye’nin zor durumda bırakıldığını söyleyen Ortadoğu uzmanı Arif Keskin, AB ve BM’nin İnsan hakları ve demokrasi kavramlarının arkasına saklanarak Türkiye’yi suçladığını ifade etti. Türkiye'nin bu resti karşısında Avrupa ne gibi adımlar atabilir?
Omran Stratejik Araştırmalar Merkezi analistlerinden Ortadoğu Uzmanı. Keskin, “Ortada BM kararının ihlali var. Müzakere masasını Rusya ve diğerleri deviriyor. Onları yeniden masaya çağırarak zaman kazandırmak ve operasyonları daha etkili hale getirmek ne kadar doğru. Burada bir samimiyetsizlik var. Tek yapılacak adım Rusya’nın operasyonları durdurmasıdır. Bunun haricinde yapılacak bütün çabalar Rusya, İran ve Esad’a zaman kazandırmaktan başka bir şey değil. AB, sınırları tamamen kapamayabilir, kısmi kısıtlama getirebilir. Türkiye’ye yönelik ciddi bir propaganda faaliyetine girer. Kesinlikle sınırlamalar getirilecek. AB ile yaşanacak mülteci sorunu AB müzakerelerini olumsuz etkiler.” diye konuştu.Keskin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın mülteci restine AB’nin vereceği cevapları ve adımları AjansHaber’e değerlendirdi.
“AB SORUMLULUK ALMAK İSTEMİYOR”
AB, Suriye göçünü kabul etmeyerek, sorumluluk almak istemiyor. AB, Avrupa ülkelerinde bulunan mültecileri bile geri göndermek istiyor. Para yardımıyla Türkiye’yi göçmen ülkesi konumuna getirmek istiyorlar. Mültecilerin son zamanlarda artmasının sebebi Rusya, İran ve Esad güçlerinin Halep ve diğer kentlere başlattığı operasyondur. AB ve ABD gerçekleştirilen operasyonlara karşı bir tavır sergilemiyor. Türkiye, AB’yi hem mülteci hem de İran ve Rusya’nın operasyonlara karşı dik duruş sergilemediği için eleştiriyor. Türkiye burada çifte zarara uğruyor. İnsan hakları ve demokrasi vb. kavramların altına gizlenerek Türkiye suçlanıyor.
“TEK YOL RUSYA’NIN OPERASYONLARI DURDURMASIDIR”
Alınan ateşkes kararıyla göç akımı durdurmayı düşündüklerini zannetmiyorum. Rusya ve diğer devletler zaman kazanma yarışına girdiler. Ortada BM kararının ihlali var. Müzakere masasını Rusya ve diğerleri deviriyor. Onları tekrardan masaya çağırarak zaman kazandırmak ve operasyonları daha etkili hale getirmek ne kadar doğru. Burada bir samimiyetsizlik var. Tek yapılacak adım Rusya’nın operasyonları durdurmasıdır. Bunun haricinde yapılacak bütün çabalar Rusya, İran ve Esad’a zaman kazandırmaktan başka bir şey değil. Sorunu kendileri söylüyor. Rusya, Suriye krizinin çözümünde engel olmuştur ifadeleri kullanılıyor. İnsani facianın kaynağına müdahale etmek gerekiyor.
“AB KESİNLİKLE SINIRLAMALAR GETİRİR”
Türkiye ve AB mülteciler üzerinden gerginlik yaşayacaktır. Türkiye söylediği telkinleri gerçekleştirirse, AB’de Türkiye’ye karşı önlemler alabilir. Sınırlar tamamen kapanmayabilir, kısmi kısıtlama getirebilir. Türkiye’ye yönelik ciddi bir propaganda faaliyetine girer. Türkiye’den AB’ye giren bir mülteci birini öldürse suçlu Türkiye olarak gösterilecek. Türkiye üzerinde inanılmaz siyasi ve psikolojik baskı dalgasını beklemek gerekiyor ve bunu da yapacaklar. Kesinlikle sınırlamalar getirilecek. AB ile yaşanacak mülteci sorunu AB müzakerelerini olumsuz etkiler. AB ile Türkiye arasındaki ilişkiler bir çok krizden geçerek dayanıklılık kazanmıştır. ABD ile Türkiye arasında sorun olsa Türkiye, NATO’dan çıkacak mı? Söylenen bütün senaryolar uç noktadaki krizleri gösteriyor ama biz daha orada değiliz. Türkiye, AB açısından hayati açıdan oldukça önemli. Türkiye’yi gözden çıkaramazlar. Son aşamada yapılacak hareketler. Mülteci sorununu çözmek istiyorlarsa Türkiye ile adım atmaları gerekiyor.
“SORUNU ÇÖZMEK İSTESELERDİ İLK BAŞTA UYGULANIRDI”
Güvenli bölge oluşturmak istemiyorlar. Günümüzde güvenli bölge oluşturma riski daha da arttı. Türkiye sınırlarının yüzde 90’ını kapattı, yüzde 10’nu aktif. Eskiden güvenli bölgenin denetlenmesinin zor olduğu ve ekonomik olarak çok masraflı olduğunu söylüyorlardı. Güvenli bölge konusunda AB, ABD’ye bağlı. ABD’de güvenlik, siyasi ve ekonomik olarak güvenli bölgeye karşılar. Mülteci konusu güvenli bölge oluşumunu akla getirebilir ama sonuçlanmadan sona erebilir. AB, kritik konularda ABD’nin duruşuna bakıyor. ABD yapsaydı krizi bugüne kadar bu yolla çözerdi.